Mürekkeple dolu bir kalemin, hava üfleyen bir motora bağlanmasıyla elde edilmiş bir makinedir. Hava kalemin içine üflenir ve mürekkep bu sayede resim yüzeyine püskürtülür. Havanın püskürtme gücünü değiştirerek airbrush’tan farklı etkiler elde edilebilir. Daha çok grafik sanatçıları tarafından tercih edilmesinin sebebi, iki rengi birbirlerinin içinde yumuşak bir şekilde eriterek renkten renge geçiş sağlayabilmesidir. Ayrıca fotoğraf üzerindeki yanlışlıkları düzeltmek ya da küçük ayrıntılarla oynamak için de kullanılır.
Plastikten yapılmışlardır ve biraz parlaktırlar; esnek olma özellikleri kuruduktan sonra da devam eder. Yağlı boyalardan farklı olarak akrilik boyalar suda çözülme özelliğine sahiptirler. Bu özellikleri sayesinde bir hayli inceltilebilirler, öyle ki sulu boyalara benzemeye başlarlar. Kalın boya katmanlarına da olanak tanrılar. Peter Blake ve Lichtenstein gibi popüler sanatçılar akrilik boyaları kullanmışlardır.
Afrika, Asya ve Avustralya'da yetişen akasya (Acacia) cinsi çeşitli ağaçlardan elde edilen zamk. Sulu boyalarda ve zamklı (yumurtalı yerine) tempera tekniğinde, ayrıca seramikte bağlayıcı olarak kullanılır. Arap zamkı, suda çözülebilen zamklar arasında en yaygın kullanılan zamktır; katı, toz ve sıvı olarak sağlanabilir.
Çizim ya da resmin yapılacağı yüzeye temel dokusunu verir. Astar resim yapılmadan önce zemine uygulanan yüzey tabakasıdır. Astarlar, çok çeşitli nedenlerle kullanılabilmektedir; en yaygın neden, uygun bir resim yüzeyi oluşturabilmek. Örneğin pürüzsüz bir yüzeye doku eklemek için ya da zemini daha az emici kılmak ve renklerin parlaklığını arttırmak için kullanılabilirler.
Kimi zaman Hint mürekkebi olarak da adlandırılan, desen için kullanılan siyah renkli mürekkeptir. İki farklı şekilde satılmaktadır: kullanılmadan önce ıslatılarak nemlendirilmesi gereken çubuklar halinde, ya da aynı pigmentin önceden ıslatılarak (genellikle suyla) içine yapışkan katılmış şişelerde saklanan sıvı halde bulunur. Çini mürekkebi bundan 2000 yıl önce Mısır ve Çin’de kullanılmaya başlanmıştır. Kalıcılığı ve kapatıcı kıvamı sayesinde hala kullanılmaktadır.
Gerçekte gün ışığı flüoresan boyaları olarak tanımlanan bu boyalar, parlak, gösterişli bir etki yaratan çok yoğun renklerdir. İlk kez yirminci yüzyılın ortalarında kullanılmaya başlanmış ve 1960’larda Op Sanat akımının üyesi Frank Stella (d. 1936) tarafından şaşırtıcı etkiler yaratmak için kullanılmıştır (bkz: Temel Bilgiler: Renk, sayfa 246). Bu boyaların kimyasal yapısı, diğer iki parlak maddeyle aynıdır: yol işaretlerinde kullanılan floresan malzemeler ve karanlıkta parlayan fosforlu boyalar.
Bu genellikle çevresine tuvalin takılıp gerildiği dikdörtgen şeklinde bir tahta çerçeveden oluşur. Germe tahtalarının kenarları yaklaşık 4.5cm olur ve birbirlerine geçecek şekilde hazırlanmıştır. Farklı boyutlara sahiptir. Germe tahtaları sulu boya kağıtlarının buruşmaması için sık sık kullanılır.
“Guaj” diye de bilinen grafik boyaları, kağıt, karton ve ipeğe uygulanmak için sulandırılması gereken geçirgen olmayan bir sulu boya türüdür. Bu boyaların başlıca avantajı son derece çabuk kurumaları ve geriye, fırça izlerinin belli olmadığı mat bir görüntü bırakmalarıdır. Ucuz ve kolay bulunur olan grafik boyalar, yağlı boya ve akrilik resme hazırlık çalışmalarında çok faydalıdır.
Opak (saydam olmayan) sulu boyalardır. Sıradan sulu boyalar kağıdın lifleri arasında kaybolur, halbuki guaj boyalar yüzey üzerinde boya katmanı bırakırlar. Mat bir biçimde kurur ve kapatıcı güçleri vardır. Tebeşir yada diğer pigmentler eklenerek, opak olarak hazırlanıştır. Beyaz rengin kullanımının yarattığı parlaklık, Paul Klee ( 1879 – 1940 ) ve George Rouault ( 1871 – 1958 ) gibi sanatçılar tarafından çokça kullanılmıştır.
Kurşun kalem ve benzeri malzemelerle gerçekleştirilen kalem darbelerini yumuşatmak ya da yok etmek amacıyla kullanılır. Yaygın olarak kullanılan plastik temelli silgilerden farkı, oyun hamurlarına benzer bir yapıya sahip olup, silgi artığı bırakmadan silme işlemini gerçekleştirmesidir.
|
Dünyanın en büyük ressamlarının
baş yapıtlarıyla sadece 3 adımda
tablonuzu oluşturun.
|